14 Ocak 2009 Çarşamba

Diplomatım, Diplomatsın, Diplomat..kim olur ki?

E-postama düşenlerden...
Adamın biri Afrika'da safariye çıkarken yanina minik köpeğini de almıs. Minik köpek bir gün ormanda dolasıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kayboldugunu fark etmis. Ne yapacagını düsünürken bir de bakmış ki karsıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyecegini arıyor. "Simdi basim dertte" diye düsünmüs minik köpek. Etrafina bakmis yerde kemik parçalarini görmüs. Hemen arkasını leoparın geldigi yere dönerek kemikleri kemirmeye baslamıs, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çaışıyormus. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konusmus; ''Ne kadar lezzetli bir leoparmis. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mi?" Bunu duyan leopar bir anda donmus kalmis ve en yakındaki agaca tirmanarak dallarin arasina saklanmis. "Tam zamaninda kurtardim yoksa bu köpege yem olacaktim" diye düsünmüs leopar. Bütün bunlar olup biterken bir baska agacın üstündeki bir maymun olanlari izliyormus. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabilecegini düsünmüs. Leoparin yanina giderek neler oldugunu anlatmis. Leopar kopegin yaptiklarina çok sinirlenmis ve maymuna "Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım" demis. Ancak minik köpek neler oldugunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklastığını fark etmis. "Simdi ne yapacagım" diye düsünürken kaçmaya tesebbüs etmemis. Bunun yerine arkasını leoparın geldigi yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmis. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konusmus; "Bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim hala haber yok!"
Diplomasi böyle birsey işte..Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen!!
Ah bir de becerebilen olsa...

Hiç yorum yok: