Neden anlattıklarım karşıdakinin anladığı kadar olmak zorunda? Boşuna mı konuşuyorum ben?
Karşımdakinin anlayışsızlığının ya da anlamak istememe çabasının ceremesini neden benim özenle seçmeye uğraşıp sarfettiğim cümlelerim çekiyor olsun?
Aldığı kadar un misali karşının kafası aldığı kadarı ile mi yetinmek zorunda derdini anlatma çabasında olan?
Değil pek tabii.
O halde, anlat arkadaşım sen. Bıkmadan usanmadan, ölçüsüne bakmadan, durmadan anlat derdini. Öyle değil, böyle de.
Aldığı kadar un ile yetinme. Suyu sürekli ekle ki un istesin, şişsin şişsin.
Belki bi’ihtimal börek olmaz ama bakarsın ekmek olur.