13 Haziran 2011 Pazartesi

Ekmek

Neden anlattıklarım karşıdakinin anladığı kadar olmak zorunda? Boşuna mı konuşuyorum ben?

Karşımdakinin anlayışsızlığının ya da anlamak istememe çabasının ceremesini neden benim özenle seçmeye uğraşıp sarfettiğim cümlelerim çekiyor olsun?

Aldığı kadar un misali karşının kafası aldığı kadarı ile mi yetinmek zorunda derdini anlatma çabasında olan?

Değil pek tabii.

O halde, anlat arkadaşım sen. Bıkmadan usanmadan, ölçüsüne bakmadan, durmadan anlat derdini. Öyle değil, böyle de.

Aldığı kadar un ile yetinme. Suyu sürekli ekle ki un istesin, şişsin şişsin.

Belki bi’ihtimal börek olmaz ama bakarsın ekmek olur.


sakin

1 Haziran 2011 Çarşamba

varsın olsun!

İçten verseniz de tutamayacağınız sözler vardır; isteseniz de söyleyemeyeceğiniz sözcükler olduğu gibi..

Olmak istemeseniz de yalnızlığı sevdiğiniz zamanlar vardır; ayrılsanız da unutamayacağınız insanlar olduğu gibi..

Karmaşık görünse de çözülmesi kolay sorunlar vardır; yorucu olsa da sonunda keyif veren işler olduğu gibi..

Unutmak isteseniz de hep içinde yaşadığınız anlar vardır; hatırlamak istemeseniz de hatrınızdan çıkmayan şarkılar olduğu gibi..

Kimsenin sizi anlamadığını düşünseniz de tam anlamıyla sizi anlatan şiirler vardır; inanmasanız da sabahına yorumlanmasını beklediğiniz rüyalar olduğu gibi..

Özenseniz de yaşamak istemeyeceğiniz hayatlar vardır; yükte hafif olsa da pahası biçilmez eşyalar olduğu gibi..

Düşüncelerine katılmasanız da dinlediğiniz insanlar vardır; yanlış olsa da değiştirmek istemediğiniz düşünceler olduğu gibi..

ve bazen..

Gerçek olmasa da inandığınız aşklar vardır; göründüğü gibi olmasa da olduğu gibidir aslında..